Çeşme Halk Temsilcileri Meclisi'nden Çifte Gündemli Buluşma

Çeşme Halk Temsilcileri Meclisi, 30 Ağustos Zaferi ve 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında, Cumhuriyetimizin kuruluş değerlerine, barışa ve halk egemenliğine sahip çıkıyoruz başlıklı bir etkinlik düzenledi.

 

 

Çeşme Çakabey Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe konuşmacı olarak Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Kurucu Üyesi ve emekli diplomat Engin Solakoğlu katıldı.

 

 

 

 

Etkinliğin başında, 30 Ağustos’un sadece bir askeri zafer değil halkın bağımsızlık iradesinin ortaya konulduğu ve Cumhuriyet yolunun açıldığı bir gün olduğu vurgulanırken, 1 Eylül’ün ise dünyanın barış içinde yaşamasını isteyenlerin günü olduğu ve şu anda dünyanın ve ülkenin 30 Ağustos’un bağımsızlık ruhuna, 1 Eylül’ün barış idealine daha fazla ihtiyaç duyduğu aktarıldı. 

 

 

 

 

30 Ağustos, emperyalizme boyun eğmeyenlerin zaferidir!

 

 

 

 

Engin Solakoğlu konuşmasına, 30 Ağustos Zaferi’ni emperyalizme boyun eğmeyenlerin zaferi, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü ise ikinci dünya savaşından sonra bir daha böyle bir savaş ve kayıplar yaşanmasın diye ilan edilen bir gün olduğunu söyleyerek başladı. 30 Ağustos’da Türkiye Halkının anadoludan koparılmasını isteyen emperyalistlerin planlarının engellendiğini bu yüzden de 30 Ağustos’un yalnızca askeri bir zafer olmadığını, bu tarihin aynı zamanda halkın bağımsızlık, özgürlük ve egemenliğinin güçlü bir ifadesi olduğunu belirtirken, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün de bu değerlerin yaşatılması için bir fırsat olduğuna dikkat çekti.

 

 

 

 

Barışın gerçek anlamda içini doldurmak gerekiyor!

 

 

 

 

İkinci Dünya Savaşı bir paylaşım savaşı olduğu kadar bir soykırımdır da diyen Solakoğlu şu anda da başka bir soykırımın gölgesinde yaşadığımızı vurguladı.  İsrail’in Filistin Halkına yaptığı soykırımın, Ukrayna cephesinde devam eden ve sivillerin öldüğü savaşın, Suriye’deki emperyalist savaşın, Lübnan’nın yeniden bir iç savaşa sürüklenmesinin ve İsrail ve İran savaşının aslında insanlığın yok olma tehdidiyle karşı karşıya kaldığının bir göstergesi olduğunun altını çizdi. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü gerçek anlamda kutlayabilmek için barışın içinin doldurulması gerektiğini ifade eden Solakoğlu, sömürünün ve sermaye düzeninin devam ettiği koşullarda gerçek anlamda bir barıştan söz edilemeyeceğini çünkü sömürü ve sermaye düzeni sürekli savaşları besleyen ve savaşlarla büyüyen bir düzen olduğunu belirtti. “Dolayısıyla ‘barış’ sözcüğünü duyduğumuzda şapkamızı çıkarıp eğilmemiz gereken bir kavram değildir. Bu şekilde adlandırılan şey, aslında iki savaş arasındaki kısa bir moladan ibarettir.” diyen Solakoğlu “Barış, kendi başına –Türkiye’nin son güncellemelerinde de gördüğümüz gibi– yani sadece silahların susması, ne insanlığın kurtuluşu, ne ülkenin kurtuluşu, ne de herhangi bir siyasi hareketin kurtuluşu anlamına gelmez” dedi.

 

 

 

 

Dış ve iç politikada barış istemenin bugün Cumhuriyet değerlerinin savunulmasını ve onları daha da ileriye taşınmasını istemek, NATO’dan çıkmayı istemek, laikliği savunmak, olduğunu da söyleyen Solakoğlu son NATO toplantısında NATO üyesi ülkelerin askeri harcamalarının arttırılmasının kabul edildiğini, Türkiye’nin de bir NATO ülkesi olarak askeri harcamaları arttıracağını, bu arttırımın toplam kamu kaynaklarından yapılacağını, bu da ekonomik olarak halkı daha da zor duruma sokacağını belirtti.

 

 

 

 

Bunun bir tercih olduğunu ve bu ikisi arasındaki bağlantının tüm halka benimsetilmesi gerektiğini belirten Solakoğlu, emeklinin, memurun, işçinin aldığı zam oranları belli, bu kaynaklar yeni savaşlar çıksın diye değil, halk için kullanılmalıdır dedi. 

 

 

 

 

Konuşma sonrası etkinlik katılımcıların sorularıyla devam ederken, dayanışma ve ortak mücadele çağrısı da yenilendi.

 

 

 


01.09.2025 13:00:00